Haliç'in yanıbaşında, kendisine tepeden hayran gözlerle bakan Pierre Loti tepesi, bir çok İstanbullu'nun adını duyup da nerede olduğunu bilmediği veya hep gitme planları yapıp da bir türlü gidemediği mütevazı bir cennet köşesi.
Havanın güzel olduğu bir Pazar günü veya sabahı, görebileceğiniz en güzel manzaralardan birine karşı şöyle kömür ateşinde demlenmiş bir çay içip yanında da meşhur sokak simiti yemek veya kendi hazırladığınız kahvaltılıkları mideye indirmek İstanbullular'ın elinde olup da farkında olmadıkları bir nimet. Hele bunun üstüne içilen Osmanlı usülü türk kahvesinin tadı da eklenince değmeyin keyfinize...
Eyüp Sultan'ı hemen herkes bilir. Eyüp Sultan'ı bilip de hemen yanındaki Pierre Loti'yi bilmemek ise ne yazık ki bize hastır :) Eyüp Sultan'nın yanındaki otopark'ın içinden bir teleferik kalktığını pek kişi bilmez. Oysa onunla yapılan 2-3 dakikalık yolculuğun tadına doyulmaz. Sağınız solunuz turistlerle çevrili bir şekilde Haliç'in üzerinde yükselirken hemen altınızda gözüken mezarlıklar biraz ürkütücü olsa da, hemen Haliç'in üzerinde beliren Sevgi adası (bkz. alt fotoğraf) ve Haliç'in eşsiz güzelliği size bu şehir uğruna tarih boyunca yapılan tüm savaşların sebebini açıklar.
Tepeye geldiğinizde az evvel hareket halinde gözünüzün önünde kayıp da durdurumadığınız o eşsiz manzarayı izleyebilmek için terasa koşturuyorsunuz. Burada çekilen bir iki hatıra fotoğrafından sonra hemen merdivenleri ikişer ikişer çıkıp tarihi Pierre Loti kahvesine atıyorsunuz kendinizi. Burada çay kahve keyfini bir süreliğine erteleyip biraz daha yukarı yürümeye karar veriyorsunuz.
Pierre Loti tepesi çok küçük bir yer. Yukarı yürürken sol tarafta simitçi, macuncu ve turistler için hediyelik eşya satan küçük bir kaç tezgah dışında pek bir şey yok. Simitçinin simitleri meşhur, tadına bakmadan dönmek olmaz. Biraz daha yürüyünce sağınızda ahşap ve sevimli konaklar görülüyor. Burası Turquhouse butik otelin ve ona ait cafeler ve restoranların bulunduğu bir komplex. Tarihi Kahve, NargileEvi, Cafe Yeşil, Aziyade Restoran eşsiz manzarasıyla sizi ağırlamak için bekliyor. Özellikle Aziyade restoran Türk ve Osmanlı mutfağıyla ün salmış bir restoran. Aziyade, Pierre Loti'nin burada yazdığı romana da isim vermiş, bir zamanlar aşık olduğu kafkas asıllı bir Osmanlı hanımefendisinin adı. Oturduğunuz her mekanda bölgeye ait tarihsel bilgileri edinebileceğiniz küçük el broşürleri bulabilirsiniz. Diğer tüm cafelerin kahvaltı menüleri de mevcut. Fiyatları da oldukça uygun. Bu güzel mekanları da gördükten sonra aşağıdaki çay bahçesinde şöyle güzel bir demli çay içmenin zamanı gelmiş demektir.
Son olarak Paris'in seine nehrini veya Prag'ın Vltava'sını gidip görebilirsiniz. Evet onlar da çok güzel ama Pierre Loti tepesinden Haliç manzarasını görmeden buna karar vermeyin!
Peki buraya adını veren Pierre Loti Kimdir? Son olarak işte size O'nun hikayesi;
Asıl adı louis marie julien viaud olan Pierre Loti, 1850-1923 yılları arasında yaşamış ünlü Fransız yazar ve oryantalist. Deniz subayı olan Loti, Türkiye'ye ilk kez 1876 yılında gelmiş ve bir yıl kalmış. Eyüp sırtlarındaki tarihi kahveyi de o yıllarda keşfetmiş. Haliç'in büyüsü mü bilinmez ama, Pierre Loti'yi oraya çeken bir diğer unsur da Aziyade ismindeki evli bir Osmanlı hanımıymış. İstanbul'a Fransız Büyükelçiliğin'de görevli olarak gelen ve aynı zamanda yazar olan Pierre Loti, kısa sürede halkın dostluğunu kazanmış ve Haliç'e hakim müthiş manzaraya sahip kahvehane, sık sık oraya uğraması nedeniyle "Pierre Loti Kahvehanesi" olarak bilinmektedir. Türk dostu yazar, bu kahvehanede yazdığı Aziyade adlı romanında İstanbul'da aşık olduğu Kafkas asıllı, gerçek adı Hatice Hanım olan Aziyade için yazmıştır.
İyi gezmeler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder